Hilmi Ziya Ülken ve Türk Düşüncesindeki Yeri
Hilmi Ziya Ülken ismi, Türkiye’de felsefi ve sosyolojik düşüncenin gelişiminde dönüm noktası olan bir isme işaret eder. Onun fikirleri, yalnızca akademik çevreleri değil, aynı zamanda bir milletin zihinsel dönüşümünü de etkilemiştir. 20. yüzyıl boyunca Türkiye’nin değişen sosyal yapısına ışık tutmuş ve entelektüel anlamda büyük katkılar sağlamıştır. Bu makalede Hilmi Ziya Ülken’in hayatı, düşünsel altyapısı, eserleri ve etkileri derinlemesine incelenecektir.
Hilmi Ziya Ülken’in Hayatı: Kökenlerden Yükselen Bir Bilge
Erken Yaşamı ve Eğitimi
Hilmi Ziya Ülken, 3 Ekim 1901 tarihinde İstanbul’da doğdu. Babası dönemin önde gelen memurlarından Mehmet Ziya Bey’di. Ailesinin verdiği entelektüel atmosfer, Ülken’in daha çocuk yaşlarda düşünsel bir yönelim kazanmasını sağladı. Galatasaray Sultanisi’nde başladığı öğrenim hayatı, İstanbul Darülfünunu Edebiyat Fakültesi’nde felsefe eğitimi alarak devam etti.
Akademik Yükselişi ve Üniversite Reformu
Cumhuriyet’in ilanından sonra ülkenin modernleşme sürecine akademik katkı sağlamak isteyen gençler arasında yer aldı. 1933 Üniversite Reformu ile İstanbul Üniversitesi’nde öğretim üyesi oldu. Bu dönemde sosyoloji ve felsefe bölümlerinde görev aldı. Aynı zamanda Türkiye’de sosyolojiyi akademik bir disiplin haline getiren kişilerden biri olarak kabul edilir.
Hilmi Ziya Ülken’in Düşünsel Temelleri
Pozitivizm ve Metafizik Arasında
Hilmi Ziya Ülken’in düşünce dünyası, pozitivist eğilimlerle metafizik ve tasavvufi düşünce arasında derin bir gerilim taşır. Onun felsefi yaklaşımı hem Batı düşüncesine derinlemesine vakıf olmayı hem de Doğu’nun manevi mirasını anlamayı gerektirir. Özellikle İbn Haldun’dan etkilenmiş ve sosyolojik analizlerinde bu etki sıklıkla hissedilmiştir.
Toplum ve Kültür Üzerine Düşünceleri
Hilmi Ziya, toplumun gelişimini yalnızca ekonomik ya da politik dinamiklerle değil, aynı zamanda kültürel süreçlerle açıklar. Ona göre, bir milletin kültür yapısı, o milletin varlık sebebidir. Bu nedenle, kültür politikalarının millî kimliğe hizmet etmesi gerektiğini savunmuştur.
En Önemli Eserleri: Hilmi Ziya’nın Kaleminden Düşünce Atlası
“Türkiye’de Çağdaş Düşünce Tarihi” (1966)
Bu eser, Türk düşünce dünyasını Tanzimat’tan Cumhuriyet’e kadar kapsamlı bir şekilde ele alan başyapıttır. Hilmi Ziya, Batı’dan gelen fikirlerin Türk entelijansiyası üzerindeki etkisini tarihsel bir süzgeçten geçirerek yorumlar. Hem felsefe hem sosyoloji açısından kaynak niteliğindedir.
“İslam Düşüncesinde Vahdet-i Vücud”
Tasavvufun felsefi bir boyutta ele alındığı bu eserde, Hilmi Ziya özellikle İbn Arabi ve Sadreddin Konevî gibi isimlerin düşüncelerini Batı felsefesiyle karşılaştırarak özgün bir analiz ortaya koymuştur.
“Aşk Ahlakı” ve Diğer Eserleri
Hilmi Ziya, aşkın birey üzerindeki ahlaki etkisini inceleyen bu çalışmasında, Batı etik teorileriyle Doğu mistisizmini harmanlamıştır. Bunun dışında “Uyanış Devirlerinde Tercümenin Rolü”, “Ziya Gökalp – Hayatı ve Fikirleri” gibi pek çok değerli çalışmaya imza atmıştır.
Hilmi Ziya Ülken ve Sosyoloji
Akademide Sosyolojinin Kurucusu
Türkiye’de sosyolojiyi bilimsel bir disiplin haline getiren ilk kişilerden biridir. Batı sosyolojisindeki Comte, Durkheim ve Weber gibi isimlerin kavramlarını Türkiye bağlamında yeniden ele almış, toplumu bir organizma gibi analiz etmeye çalışmıştır.
Eğitim Sosyolojisi ve Gençlik Çalışmaları
Hilmi Ziya, gençliğin ahlaki ve kültürel gelişiminin toplumun geleceği açısından belirleyici olduğunu vurgulamıştır. Ona göre gençlik, yalnızca siyasi bir aktör değil, aynı zamanda kültürel mirasın taşıyıcısıdır.
Siyaset, Aydınlanma ve Milliyetçilik Anlayışı
Hilmi Ziya Ülken, sert ideolojik bağlardan uzak durarak düşünsel bir denge kurmaya çalışmıştır. Milliyetçilik anlayışı kültürel ve ahlaki temellere dayanır. Ona göre “aydınlanma” ancak bir milletin kendi iç dinamikleriyle gerçekleşebilir; dışarıdan empoze edilen fikirler, toplumsal yapıyla örtüşmediği sürece kırılganlık yaratır.
Öğrencileri ve Etkilediği Kuşaklar
Hilmi Ziya Ülken, yalnızca eserleriyle değil, yetiştirdiği öğrencilerle de kalıcı izler bırakmıştır. Onun öğrencileri arasında Niyazi Berkes, Mümtaz Turhan gibi isimler yer alır. Bu kuşak, Türkiye’nin entelektüel ve bilimsel gelişimine damga vurmuştur.
Eleştiriler ve Tartışmalar
Hilmi Ziya zaman zaman hem Batıcı hem de muhafazakâr çevrelerce eleştirilmiştir. Kimi kesimler onun Doğu mistisizmine olan ilgisini “geri kalmışlıkla” ilişkilendirirken, kimileri de Batı’ya olan ilgisini “kültürel yozlaşma” olarak değerlendirmiştir. Ancak o, bu tür ayrımların üstünde bir düşünce disiplini kurmayı başarmıştır.
Vefatı ve Ardından Gelen Miras
Hilmi Ziya Ülken, 5 Haziran 1974’te İstanbul’da hayatını kaybetti. Ancak düşünceleri, yazıları ve yetiştirdiği öğrencilerle hâlâ yaşamaktadır. Bugün Türkiye’de felsefe, sosyoloji ve kültür tarihi alanlarında çalışan herkes, bir şekilde Hilmi Ziya’nın izini sürer.
Hilmi Ziya Ülken’i Neden Anlamalıyız?
Hilmi Ziya Ülken, yalnızca bir akademisyen değil, aynı zamanda Türk milletinin düşünce atlasını çizen bir mimardır. Onun eserleri ve fikirleri, Türkiye’nin modernleşme serüvenine eşlik eden bir akıl yürüyüşüdür. Felsefe ile sosyolojiyi, Doğu ile Batı’yı, gelenek ile modernliği aynı potada eritebilmiş ender düşünürlerden biridir. Bugünün karmaşık düşünsel atmosferinde, Hilmi Ziya’yı anlamak, geçmişi çözümlemek ve geleceği kurmak için paha biçilmezdir.